PÎR SEYYİD CEMÂLEDDÎN-İ UŞŞÂKÎ HZ. (K.S.A)
PÎR SEYYİD CEMÂLEDDÎN-İ UŞŞÂKÎ HZ. (K.S.A)
Büyük tasavvuf önderi, gavsul azam, yaşadığı devre ışık tutmuş, binlerce kişiyi irşad ederek halifeler yetiştirmiş, pîr-i sânî ünvanını almış, ehli tasavvufun önder kabul ederek yolundan gittiği, ledün ilminin sultanlarından, Peygamberimiz Resûlullah’ın (s.a.v) torunu, marifetullah sırrına erişmiş, Allah (c.c.) dostu, zâhir ve batın âlimlerinden Pîr Seyyid Cemâleddîn-i Uşşâkî (k.s.a.) Hazretleri Anadolu’da yetişen büyük velîlerdendir. İsmi Muhammed olup, künyesi Ebû Nizâmeddîn’dir. Uşşâkî Seyyid Muhammed Efendi diye de bilinir. Halvetiyye tarikatının büyüklerinden olup, Uşşâkîlik tarîkatında pîr-i sânîdir.
Osmanlı dönemi velîlerinden olan bu zât Edirne’de doğmuş olup, doğum tarihi bilinmemektedir. Cemâleddîn-i Uşşâkî Hz. ilk olarak Edirne’de meşhur mutasavvıf Şeyh Mehmet Hamdi Bağdâdî (k.s.a.) Hazretleri’ne intisap edip ilim ve edep öğrenmiştir. O zâtı muhteremden ilim irfan tahsilinden sonra hilâfet almıştır. Daha sonra ise Sezâîyye Tarikatı Pîri Hasan Sezâî Hazretleri’nin hizmetine girip seyr-u süluk ederek, o zâttan da Gülşenîyye, Sümbülîyye, Şabanîyye ve Nakşıbendîyye kollarının icâzetini almıştır.
Hamdi Bağdâdî’nin vefâtından sonra Halvetiyye ricâlinden Hasan Sezâî Hazretleri’nin meclislerine devam etmiştir. Mânevî ilimlere sâhip olan bu zâta talebe olup, çok yüksek mânevî mertebelere kavuşmuştur. Şeyh Sezâî’de bulunan mânevî sırları elde eden Cemâleddîn-i Uşşâkî Hz. Edirne’de irşad faaliyetlerine devam etmiştir. İlk hocası Hamdi Bağdâdî’nin vefâtından on dokuz, Şeyh Sezâî’nin vefâtından dört sene sonra, mânevî bir işâretle M.1742 (H.1155) senesinde İstanbul’a gitmiştir. Eğrikapı dışındaki Savaklar mevkıinde bulunan Hırâmî Ahmed Paşa Dergâhı’na, vefât eden Muhammed Efendi’nin yerine tâyin edilmiştir. Cemâleddîn Uşşâkî Hz. vefâtına kadar bu dergâhta isteyen herkese ilim ve tasavvuf yolunun edebini öğretmiştir. Zamanında kaybolmaya yüz tutan Uşşâkîyye tarîkatını yeniden ihyâ ederek, bu yolda çok talebe yetiştirmiştir. Bu sebeple kendisine Uşşâkîyye tarikatının ikinci pîri ünvânı verilmiştir. Yetiştirdiği talebelerinden birisi de meşhur Uşşâkî şeyhi Pîr Selahaddîn-i Uşşâkî dir.
İslam ve tasavvuf ilminde büyük âlim olan Pîr-i Sânî Cemâleddîn-i Uşşâkî Hazretleri bu ilim deryasını insanlara aktarmak için çalışmış ve Uşşâkî tarikatının yayılmasında önemli vazifeler ifa etmiştir.
M.1750 (H.1164) yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Kabr-i şerifleri İstanbul, Eğrikapı’daki Savaklar mahallesinde bulunan Hırâmî Ahmed Paşa Dergahı’nın avlusundaki türbede bulunmaktadır.
Hazretin çok sâde bir dille yazılmış bir dîvânı vardır.
Bir gün Hz.Ali (k.v.) Şeyh Cemâleddîn-i Uşşâkî Hazretleri’ne mânen seslenerek Halvetî zikri kabul edilen esma-ı seba’ya ( ki bunlar Lâ ilâhe illallah, Allah, Hu, Hakk, Hayy, Kayyum ve Kahhar zikirleridir) füru ismi verilen beş esma daha (Fettah, Vâhid, Ehad, Samed, Allah) ilâve etmesini emir buyurmuşlardır. Böylelikle tarikata ilâve ettiği yeni usul ve şekillerle kendi ismine izâfe edilen Cemâlîyye kolunu tesis etmiştir.
Vefâtından sonra, türbesinin yanında bulunan mescid ve iki katlı ev, bir gece çıkan yangında yanmış, yangın daha sonra türbenin çatısına sıçramıştır. Çatıdaki tahtalar yanarak türbenin içine düşmüştür. Ancak Hikmet-i İlâhî, yanarak düşen parçalarından hiçbiri kabrinin üzerine gelmemiş ve sandukanın üzerinde bulunan örtü ve baş tarafındaki beyaz sarık zarar görmemiştir. Hattâ beyaz sarığın dumandan ve isten rengi bile değişmemiştir. Vefâtından sonraki bu kerâmetini gören birçok gayr-i müslim îmân ederken, birçok kişi de bu hâdiseden ibret alıp tövbekâr olmuşlardır.