Hz. Cebrail’e misafir ol. Dinlediğin ayetleri kendine muhatap kıl .
Kadir Gecesi : Hz. Cebrail’e misafir ol. Dinlediğin ayetleri kendine muhatap kıl .
Hz Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü, dedim, şâyet Kadir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim?” Şu duayı okumamı söyledi:
“Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu’l-afve fa’fu annî(Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet” Tirmizî, Da’avât 89, (3508)
Okunuşu:
“Allahümme inneke afuvvün kerîmun tuhibbul afve fa’fu anni.”
Anlamı:
“Allah’ım, şüphesiz sen affedicisin, ikram sahibisin, affetmeyi seversin, beni affet.” (Tirmizi, Daavat, 12)
http://allahumme-inneke-afuvvun-kerimun-tuhibbul-afve-fa-fu-anni.duasi.org/
Sıddık Naci Eren Müslümanlıkta İbadet , Ahlak ve Adab s.217
…….
Kadir Gecesi, Muhteşem Uşşaki Zikiri 1/5
https://www.youtube.com/watch?v=FMk4LasrrQE
…
KADİR GECESİ (08.01.1967) HAZRET-İ-NUSRET’in Kadir Gecesi münâsebetiyle «Milliyet» için yazdığı bu yazıyı minnetle koyuyorum. Bu vesile ile yakınlık perdeleri birer birer açılmış bulunuyor: «Bu mübarek gece için kitapları dolduracak kadar yazılar yazılmıştır. Bu gece, hemen hemen herkes matlup ve muhit olanın, gizli zannedilip de âşikârdan âşikâr olanın kendi kendisini ilan ve en mühim sırrı ifşa edişidir. Kur’ân-ı-Kerîmde Kadir Gecesinde neler indirildiğini ve bunların idrâklerimizin verasetinde bulunduğunu söyledikten sonra Kadir Gecesinin faziletinin idrâk edilmediği, bin aydan hayırlı olduğu: çünkü bu demde Rabbimin izniyle melâike ve ruh tenzil etmektedir. Onların arza inişi selâmet vermek içindir. Her işin hayırlısı halk edilmektedir. Gerek bu iniş ve gerek selâmet tevzii fecir zamanının zuhuruna kadardır, denilmektedir. Âlimlerin, tefsircilerin, fıkıhların sözlerini uçaklara hayretle bakan köylüler gibi; zekâ oyunlarını düşüne düşüne seyreden çocuklar gibi uzaktan dinlemeyin. Bu sözleri söyleyen ağıza kulağınızı verin. Yüzünün çizgilerinden gizli ve sırlı sözleri keşfedin. Çünkü sevgilisinin yüzünde dolaşan göz izlerini görebilen âşıklar vardır. Mübarek Ramazanda Hazret-i-Mevlânâ’nın buyurduğu gibi Peygamber sofrasına, oturanlar yâni mahdut ve basit gıdâlarla nefsini körleten, açlığını giderenin gönül gözü açılmaktadır. İdrâk kulağı; ayak sesinde, mevzun seslerde Rabbimizi anan nağmeler duymaktadır. Altın döğen topuzların Allah Allah feryatları da bu kâbildendir. Her nefeste «Hu!» diye onu zikreden ve bu ifâdeleri kağıt üzerine aksettiren tebellür etmiş ruhlar vardır. Oruçlu olarak açlığı tadan kimselere gelen sabırlı bir huzur, neş’eli bir tadış ve duyuş ve en sonda eriyiş ve hakîkatte gaib oluş vardır. İşte bu kendi kadr ü kıymetini biliştir. Ama olduktan sonraki biliştir. Nakil ve okuyuş değildir. Ruhlar ve melekler 52 nasıl iner ve nerededirler? Hiç bunu düşündünüz mü? Evvelâ bu iniş, çıkışların gökte değil; gönül semâsında olduğunu bilmelidir. İnsan toplumu arasında zenginler, fakirler, sivil paşalar, milletvekllleri gezerler de teşhis edemeyiz. Nitekim güneş, güle de, bülbüle de, hayvana da, insana da, leşe de… konar, Fakat güneş yine güneştir. Nûr yine nûrdur. Nûrun temas ettiği şey daha ziyade âşikâr olmuştur. Teravih; bizi ruhlaştıran bir namazdır. Nûr da bizim ne olduğumuzu gösteren bir aydınlıktır. Nûr bizi aydınlatır. Bizim nûra bir etkimiz olamaz. Biz nûrun arza değdiği saha içinde bulunuyorsak birbirimizi görebileceğimiz tabiidir. Gölgede olursak biz yine nûr tarafından bilvâsıta görü- lüyoruz. İstediğimiz; güneşten feyz alamıyoruz ve onu göremiyoruz. Gaflet gölgesindeyiz. Allahın bütün nimetlerine, kuvvetlerine (ki melek kuvvet demektir) sâhibiz. Bütün kâinat ve melekler emrimizdedir. Tasarruf kâbiliyeti bizdedir. Kumanda bizdedir. Kendimizi bilemediğimiz için, kadr ü kıymetimizi değerlendiremediğimiz için zillette kalıyoruz. Yüzü- müzü, gözümüzü nûrdan çeviriyoruz. Bize tâbi olanlara iltifat ediyor. Yüzümüzü, idrâk veçhemizi maddi âlemden ayıramıyoruz. Gözü açık kemâl ehli için her gün bayramdır. Her gece kadirdir. Çünkü kendisini bilmiştir. Mi’racın son kademesinde olduğunu, bütün eşyânın mi’rac için kendisine müteveccih olduğunu anlamıştır. Kendisinin; kâinatın efendisi olduğunu öğrenmiştir. Allahın habîbinin habîbi olduğunu bilmiştir. Ah benim kudret, kuvvet sâhibi Allahım! Nice şahısların nice fecirleri ibâdetle geçti. Sokak sokak, câmi câmi dolaştılar. Senin Kadir Gecesi olan lütf u kereminden bir nebze koku alamadılar. Evet. Yirmi yedi günlük perhiz ile erimesi beklenen kalblerin çoğu kasvetli ve taştan katıdır. Çoğu çöplük olmaktan kurtulamamıştır. Ey ağabeyler, ablalar, kardeşler!. Gönlünüzde Nûr-u Muhammedînin, sevgi ve saygı güneşinin doğması lâzımdır. Gönül sâhibi her insanda bir gün bu güneş doğacaktır. Bu idrâk uyanacaktır. Hayvanlarda gönül yoktur. Sen kâinatta nice noksanlıklardan geçerek bugünkü insan şekline eriştin. Hakkın sevgisine mazhar oldun. Nankör olma. Seni ilk seveni sev. Onu ara. Bulmadan rahata kavuşacağını zannetme. Milyonlarca sene güneşin, ayın, yıldızların dönmesi hep senin zuhurun içindir. Sen kendini bilirsen kulluk kafesinden çıkar, kurtulursun. Bu, bir hastanın ilaçlarla, perhizlerle sıhhate kavuşması ve sonra her tedbiri terketmesi gibidir. Âlem senin zuhurun için yaratılmıştır. Sen de Allahın tecellîlerine yazı tahtası gibi olarak yaratıldın. Sen konuşan Kur’ânsın. Hakkın sevgi sözlerine muhatap olan bir ma’şûksun, Merdut olma, matrut olma, senin sûretine bakarsak topraktan yaratılmış bir âcîzsin. Seni diri tutanı anlayıncaya kadar âşıksın. Bir de ruh dediğimiz nefha-i ilâhiye senin vücûdunu kendi zâtı için bir elbise olarak kullanmağa başladı mı bu koca kâşanenin sâhibisin demektir. Madde âlemi senin huzur-u pâkinde boyun bükmüştür. Şu halde sen âlemin kıblesi, kâbesi oldun. Böyle bir gönül tavafa lâyıktır. Sen bu iptilâ ve ihtiras âleminde kalan imamların da kıblegâhısın. Sen «İnsan benim sırrımdır, ben de onun» hitabına mazhar olmuş olursun. Sözlerin, yazıların ölüleri uyandıran bir nefha-i-rabbanî olmuş olur, çünkü sözün Hakk sözüdür. Nefs sözü, şeytan sözü, vesvesenin uyandırdığı hayal âleminin hitabı değildir. Sevgililerin de ölümü tatma; ebedî hayata ulaşma zamanı bir gün gelecektir. Sen bu düğünü bu âlemde tat ki hünsa olmadığın anlaşılsın. 53 Çünkü ne varsa buradadır. Burası dünyâyı denî değil, vuslatgâh-ı ebedî, saltanat-ı nâmütenahî, idrâk-i sermedî, neş’e-i Muhammedî ve makâm-ı Muhammedîdir. Kadir Gecesi; kendi kadr ü kıymetini idrâk ettiğin şâhâne bir gecedir.
s.51
NUSRET TURA UŞŞAKİ (K.s.a.)
AŞK VE MUHABBET YOLU
http://www.terzibaba13.com/wp-content/uploads/2014/09/77_Aşk-ve-Muhabbet-Yolu.pdf